1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla hükümet nüfus kontrol meselesiyle yakından ilgilenmeye başladı. Hızla büyüyen nüfus ve ihtiyaçları karşısında hükümet ilk başlarda pek fazla bir müdahelede bulunmadı. Başkan Mao Zedong 1957'dki bir konuşmasında nüfusun uzun yıllar 600 milyonda kalmasını istedi.
İlerleyen yıllarda liderler nüfus kontrolünün uzun dönemli, proaktif bir tedbirle sağlanabileceğini fark ettiler. 1958'de hayata geçirilen Great Leap Forward hareketiyle doğum kontrolü ve kürtajı yasaklayan hükümler kaldırıldı ve hemen akabinde büyük miktarlarda doğum kontrol hapları, preservatif ve diğer doğum kontrol metodları üretilerek halka dağıtıldı. Kalitesiz olmalarından ve halkın bu tür meseleleri rahat konuşamamasından dolayı ilgi düşük kaldı. 1958'de dağıtılan doğum kontrol hapları doğurma çağındaki kadınların ancak %2.2'sine yetecek kadardı.
1959-1961 yılları arasındaki büyük kıtlık aile planlama politikaları etkisiz kıldı. Ekonomik iyileşmeye girilmesiyle birlikte tekrar doğum kontrol kampanyaları düzenlenmeye başlandı. Doğum kontrol hapları, rahim içi aygıtlar, ksıırlaştırma ameliyatları tanıtıldı; medya aracılığıyla daha geç yaşlarda evlendirilmek özendirildi.
Kültür Devriminden Sonra
1964'te, doğum oranını azaltmak üzere Çin'in ilk Aile Planlama Teşkilatı kuruldu. Hükümet şehirde yaşayan kesimi daha kolay kontrol edebiliyordu. 1966 yılında şehirlerdeki doğum oranlarında büyük bir düşüş yaşandı. Kırsal kesimlerde ise 1966-1969 Kültür Devrimi'ne kadar etkisiz kaldı. Bu tarihten sonra aile planlama politikaları kırsla kesimi de kapsamaya başladı.
Tek Çocuk Politikasının Yürürlüğe Konması
1970'li yıllarda doğum kontrol programı etkin bir biçimde uygulanmaya başlandı. Halk doğum kontrol yöntemleri hakkında bilinçlendirilmiş, doğum kontrol ürünleri üretebilecek fabrikalar kurulmuş ve hükümet kürtaj, sterilizasyon ve doğum kontrol yöntemleri hakkında daha çok bilgilenmişti. Hükümet tarafından bu işte uzmanlaşmış doktorlar yetiştirilmişti.
1970'lerin sonuna gelindiğinde Çin doğum kontrol uygulamasında hatırı sayılır bir başarı elde etti. Evli çiftler iki veya üç çocuktan fazla çocuk yapmıyorlardı. Buna rağmen yetkililer genç nüfusun oransızlığından ötürü yıllık %1 artıştan dolayı endişeliydiler. 1978'de yıllık yüzde sıfır büyüme hızına ulaşmayı hedefledi ve sonuç olarak ek çocuk politikasına geçilmiş oldu.
Şu an bu politika şehirlerde katı bir şekilde uygulanmasına rağmen kırsal kesimlerde daha esnek davranılmaktadır. Birçok kırsal bölgede, ilk bebekleri kız olan veya sakat, hastalıklı doğan ailelere ikinci bir çocuk hakkı daha verilmektedir. İkinci çocuk hakkı ilk çocuğun doğumundan 3-4 sene sonra kazanılmaktadır. Fazladan çocuk sahibi olan ailelerse idari para veya işyeri prim kesimi cezasına çarptırılmaktadır. Yurt dışında yaşayan ailelerin çocukları Çin vatandaşı olmamak üzere bu muameleye tabi değildir. Yurt dışından dönen Çin vatandaşlarının ikinci bir çocuk hakkı bulunmaktadır.
2007'deki verilere göre, nüfusun %35,9'lik kısmı sadece tek bir çocuk, %52,9'luk kısmı iki çocuk ve sadece %1,6'lık kısmı oluşturan Tibetlilerin sınırsız çocuk hakkı bulunuyordu.
İdari para cezaları ailenin gelir durumuna bağlı olarak belirlenir. Örneğin yıllık 200 bin yuan kazancı olan bir ailenin ekstra çocuk için ödemesi gereken maksimum tutar 480 bin (63 bin $), minimum tutarsa 240,000(31 bin$) olmaktadır. Aile ayrıca çocukların okul ve sağlık masraflarını kendi bütçelerinden harcamak zorunda kalacaklardır.
Henan eyaletinde politikada esnekliğe gidilmesi üzerine diğer eyaletlerde de tek çocuk olan ebeveynlerin ikinci bir çocuk sahibi olmasına izin verildi. 2008 Sichuan depreminden sonra evlatlarını kaybeden ailelere de çocuk hakkı verildi.
Çin'de şu anda kadın başına düşen çocuk sayısı 1,4'tür.
Etkileri
Tek çocuk politikasına geçilmesiyle 1980'de kadın başına 2,63 olan çocuk sayısı 2009'da 1,6'ya kadar gerilemiştir.
Erkek çocuğun tarla işlerinde aileye yardım edecek olması ve yasal varisçi olacak olmasından dolayı diğer asya ülkelerinde de olduğu gibi Çin'de de erkek çocuk tercih edilmektedir. Konfüçyanizmin de bu olguya katkısı vardır. Çin kültüründe kızlar evlendikten sonra kendi ailesinden çıkıp damadın ailesinden sayılır. Bu gibi nedenlerle Çin'in gerek kırsal gerek şehirlerinde erkek nüfusu kadın nüfusundan fazladır. 1981 yılında 108:100 olan erkek kadın oranı, 2000-2013 yılları arasındakadın 100:117 şeklinde sabitlenmiştir. Ulusal Nüfus ve Aile Planlaması Teşkilatının tahminlerine göre 2020 yılında erkek nüfusu kadın nüfusundan 30 milyon daha fazla olacaktır. Oranın erkek tarafına doğru artmasının tek çocuk politikasının bir sonucu olduğu söylenmektedir. Kız bebekleri olacağını öğrenen bazı ailelerin kürtajı seçtikleri de belirtilmiştir.
Tek çocuk politikasının oluşturduğu sosyal baskıdan dolayı ebeveynler istenmeyen bebekleri terk etmektedir. Birçok çocuk devlet yetimhanelerinde yaşamaktadır. Bu çocuklar yurt içi ve yurt dışına evlatlık olarak gönderilmektedir.
1980 yılından sonra kız çocukları olan aileler çocuklarını nüfusa geçirmedi. Kız çocuklarını evlatlık olarak yasal veya yasal olmayan yollardan başka ailelere vermeyi tercih etti.
Kız çocukları olacağını öğrenen bazı aileler ya kürtaja başvurmuş veya doğumdan sonra terk etmiş hatta öldürmüşlerdir. Şu ana kadar bu yolla kayıp 100 milyon kız çocuğunun olduğu düşünülmektedir.
Bu politika zaman zaman eleştirilere maruz kalmış olsa da sağlık hizmetlerinin kalitesini yükseltmesi, gebeliğe bağlı ölümleri azaltması açısından fayda getirmdiği iddia edilmiştir. Aile Planlama Merkezlerinde ücretsiz eğitim alabilen kadınlar tek çocuğun maddi ve manevi açıdan daha büyük bir kolaylık olduğu, ileriki yaşlarda çocuklarına bel bağlayamayacaklarından şimdiden para biriktirmenin gerekliliği aşılanmaktadır.
Politikanın getirdiği olumsuz etkiler şu şekilde sıralanabilir:
1- Ailenin çocuk sayısını belirleyebilme hakkını engellediğinden insan haklarına aykırıdır.
2- 4.2.1 problemini getirmiştir. Bu bir gencin beslemek zorunda olduğu yaşlı sayısının artması anlamına gelmektedir. Yaşlı nüfus çok genç nüfus az olduğundan genç nüfusun yaşlı nüfusun emekli ikramiyeleri,emekli maaşlarını ve diğer giderlerini karşılayabilmesi için sırtına fazladan yük binmesi anlamına gelmektedir.
3- Sosyal problemler: Ailenin tek evladı olan çocuklar şımarık büyütülmektedir ve küçük imparator muamelesi görmektedir. Bu çocuklar topluma kolay uyum sağlamayan bencil bireyler olarak yetişmektedir.
4- Adaletsiz Uygulamalar: Parası olan insanlar para cezasını ödeyerek fazladan çocuk sahibi olmuşlardır. Bu durumun önüne geçmek isteyen hükümet aralarındaki ünlü kişilerin medya aracılığıyla teşhir edilerek önüne geçmeyi planlamıştır.
5- Doğum turizmini fırlatmıştır. Fazladan çocuk sahibi olmak isteyen aileler Hong Kong veya diğer ülkelere giderek çocuklarının vatandaşlığını bu ülkelere geçirmiştir.
Kaynak: http://iml.jou.ufl.edu/
www.wikipedia.com