Çin'de sosyal sınıfların eskiden dörde ayrıldığını görüyoruz: bilginler, çiftçiler, sanatkar/esnaflar ve tüccarlar. Çin sosyal hiyerarşisi bunların önemine öre sıralanmıştı ve bir üst sınıf diğerine göre çok daha fazla sorumluluk ve değer yüklenmişti. Bu sınıflara kısaca göz attığımızda bilginler sınıfının en yukarılarda olduğunu görüyoruz: onlar statülerini belli edecek ipek kaftanlar giyerlerdi. At arabası kullanma, silah taşıma ve savaşmayı emretme hakları vardı. Eğitim seviyeleri yüksekti ve danışmanlık, gözetmenlik ve katiplik gibi işlerde çalışırlardı. Çiftçiler Çin medeniyetinin yükselişinde önemli bir role sahiptiler. Onlar tarafından üretilen yiyecek Çin toplumunu ayakta tutmuştur. Bu nedenle toplumda öncelikli bir yere konumlandırılmışlardı. Soylulara hizmet etme görevleri de olurdu. Esnaf ve sanatkarlar ise sosyal hiyerarşide tüccarlardan önce gelirdi. Onlar da toplumda önemli bir fonksiyonu yerine getirdiklerinden dolayı önemli görülürdü. Ya devlet dairelerinde veya özel işlerde çalışırlardı, çoğu esnaf kendi dükkanını işletirdi. Hiyerarşinin son basamağında tüccarları görüyoruz. Onlar herhangi bir şey üretmedikleri ve sadece üretilmiş şeylerden kazanç sağladıkları gerekçesiyle alt tabakaya ait görülürlerdi. Bankacılar, satıcılar, ticaret yapanlar bu sınıfa aitti. Silah taşıma hakları yoktu. Toplumun üst kesimi devlet çalışanlarının para kaygısı taşımaması gerektiğini düşünerek bu sınıfın devlet dairelerinde çalışmasını yasaklamıştır.
Bu dört sosyal sınıf Çin hanedanlık dönemlerinde epeyce baskındı. Sanayinin ilerlemesiyle birlikte Çinli tüccar sınıfı daha fazla önem kazanmaya başlamış ve toplumun bu dört sınıfa bakış açıları da zamanla değişmiştir.
Geert Hofstede'nin güç mesafesi endeksinde Çin'in epey yukarılarda yer aldığını görüyoruz. Güç mesafesi toplumda alt tabakalarda yer alan insanların üstleriyle nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu anlatır. Egalitaryanist yani eşitlikçi Batı toplumlarında bu endeks oldukça düşüktür. Üst ve alt sınıflar arasında kutuplaşma azdır. Tersine Türkiye ve Çin gibi güç mesafesinin yüksek olduğu toplumlarda insanlar eşitsizlikleri kabullenmiş ve liderlik ve yönetim gibi vasıfların sadece bazı özel insanlara ait olduğunu düşünmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder